Showing posts with label Türk yayı. Show all posts
Showing posts with label Türk yayı. Show all posts

Thursday, 20 November 2014

Türk Osmanlı Yayım


Senelerdir beklediğim yay sonunda elime ulaştı. Tamamen eski usüllere göre boynuz, ahşap ve balık tutkallı sinir'den yapılmıştır. Yapımı bir buçuk sene gibi sürse de ustanın çok yoğun olmasından bir kaç sene bekledim.
Yayı yapan usta Lukas Novotny, websitesi burada: www.salukibow.com/28.html
Bir notum olacak, boynuzlu yay düşünüyorsanız 80 libre üstü olması gerekiyor, daha azı mantıksız olur. 80 libre altı Grozerin fiber yayları yeter. Ustanın zamanını boşa harcamayalım.
Yayın uzunluğu 44'' (112cm)
Çekiş gücü 82 libre.
Üstündeki motifler Dresden Türkische Cammer müzesinde bulunan bir yayın motiflerine benzetilmiştir


Dresden müzesindeki yayın desenleri:
 


Kurulu yay



Yayın kasan ve baş kısmı

Kabza

Parlatılmış manda boynuzu

Kabzanın arka bölümü ve ortada 'çelik'

Kasanın arka bölümü ve kiriş köprüsü



 




Monday, 27 February 2012

Mehmet Gölhan sentetik yayları


Mehmet abimiz uzun süredir Osmanlı sentetik yayları konusunda çalışıyor. Devamlı ufak düzeltmeler yapıp sahada deniyor ve yay modelini sürekli geliştiriyor. Şu an geldiği nokta tüm Türkiye için gurur verici, yayın formu orjinallere çok benziyor, yay çok hızlı, kiriş Türk/Asya tarzı (başka hiçbir yaycı bunu yapmıyor). Yay kolları Grozer yaylarındaki gibi kaba ve kalın değil ama yine de güçlü.
Hem yaya olarak hem at üstü kullanım için tavsiye ettiğim bir yay.

İki farklı Gölhan yayı sahibi olma şansım oldu, bunlar en son model olmasalar bile oldukça hızlılar. Bu yaylar ile farklı müsabakalara katıldım hatta düğünümde ok attım, resimler aşağıda.

Mehmet abi yaylarla ilgili bilgileri ve bu süreçte edindiği tecrübeleri paylaşmak üzere yeni siteler açtı, buradan en son bilgileri okumanızı tavsiye ederim:
Osmanlı yaycı ustaları yayları havadan ve nemden korumak için at derisi ile sarıyordu, ama niye at derisi? Bu derinin başka bir fonksiyonu var mıydı? Mehmet Gölhan bu konuda yeni bir keşif yapmış ve at derisinin sinir gibi kullanıldığını deneylerle çıkarmış. Daha detaylı deneylerini sabırsızlıkla bekliyoruz. Makalenin tümünü buradan okuyabilirsiniz. 






Tuesday, 13 December 2011

Türk okçuluğu nedir?

Türk/Osmanlı okçuluğu nedir?
Bir düşünelim..

Zihgir kullanmak mı? Türk yayı formuna benzeyen yaylar ile mi atmak? At üstünden mi atmak? Ya Hak diye bağırarak mı atmak? Hornbow ile mi atmak? Ya oklar? Zihgir ile karbon oklar veya avrupa tarzı ahşap oklar ile mi atmak? Yoksa bir Türk eline ok ve yay aldı mı Türk okçuluğu oluyor?

Türk okçuluğu birçok ülkeden araştırmacılar ve gezginlerin ilgisini çekmiş örn. Payne Gallwey. Diğer kültürlerin okçuluğundan üstün görülmüş. Babürler, İranlılar, Memlükler, Çinliler vs var, hepsi benzer Asya okçuluk temeline dayanıyor, ama bu işi zirveye götüren Osmanlılar olmuştur. (mesela kemanger Lukas Novotny'nin de dediği aynen budur). Diğer kültürlere nazaran daha iyi olan nedir peki? Osmanlılar neyi başarmışlar?

Aşağıda Türk/Osmanlı okçuluğuna has faktörleri sıraladım. Bunları 4 ana unsura ayırmak mümkün, başparmak çekişi, ok, yay ve okçu.



Faktörler:
1. Başparmak çekişi,
Başparmak çekişi, zihgir kullanımı

2. Ok
Endamlı oklar, hafif oklar, yassı yelekler, yüksek spine oklar

3. Yay
Kısa yay, kompozit/organik yay (hornbow), hafif yay kolları, 100 libre üstü çekiş gücü yay

4. Okçu
Atış tekniği


Bu faktörlerin ortak bir özelliği var, hepsi ok hızını artırıyor. İngilizce standard tabiri 'feet per second' (FPS). Yani ok bir saniyede kaç feet (30,48cm) yol alır bunu gösterir. Türk okçuluğunun en önemli özelliği okun daha hızlı fırlatabilmesidir. Bu özelliğin birçok avantajları vardır:

a) Düşük trajektory (=ok hedefe giderken ne kadar yukarı yöne havalanıp yine aşağı inmesi)
Düşük trajektory'si olan ok hedefe daha düz gider. Oku nişan alırken fazla havaya kaldırmanıza gerek kalmaz. Bunun da birçok avantajı var. Farklı mesafelere nişan almak daha kolaylaşır, sonuçta 20m ve 50m arasındaki dikey fark en aza indirilmiş olur. Bu savaş alanında büyük bir avantaj. Bunun teorik mükemmel misali, okun lazer gibi dümdüz gitmesidir, o zaman teorik olarak 10 metreye de 200 metreye de yayı/oku hiç havaya kaldırmadan direk hedefe doğru yöneltebilirsiniz.
Hareketli hedefleri vurmak kolaylaşır. Muharebede düşmanın da at üstünde olduğunu düşünün.
At üstünden hedef vurmak kolaylaşır, atın üstünden attığınızda genelde hedefin biraz arkasına nişan alırsınız ki atın hızını hesaba katarak hedefi vurursunuz. Düşük trajektory'si olan hızlı yay ile bunu en azına indirebilirsiniz.

b) Daha uzak maksimum mesafe
Bu özellik menzil atışlarında önemli. Adam Karpowicz'in tahminine göre Tozkoparan İskenderin rekor atışı (845m) 140-150 libreli bir menzil yayı ile 350 fps'in üstünde bir hız ile atılmıştır. Öte yandan savaş meydanlarında maksimum mesafeyi önemsiz görmemek lazım. Zırh pahalı bir donanımdı, her asker buna sahip olamıyordu, ve üstelik atına da zırh yaptırmak daha da güç idi. Zırhsız düşmana karşı maksimum atış mesafesini artırmak önemli avantajdır.

c) Daha uzak etkili mesafe
Bu da önemli bir nokta. Bu değer zırhın kalitesine bağlı tabiiki, ama farzedelim ki belli bir kalitede zırh 30 metreye kadar delinebiliyor. Türk okçuluğu ile belki bu değer 50 metreye çıkarılabildi. Yani zırh delinebilecek mesafe arttırılmış olur.

d) Daha yüksek delici güç
Bu daha kalın ve daha kaliteli zırhın delebilmesi anlamına gelir. Bunu gösteren güzel bir minyatür:

Newton'un ikinci yasasına bir bakalım:
F=m*a                       (F=kuvvet, m=kütle, a=okun ivmesi/hızı)

-> Okun ağırlığı (gram)*okun hızı (fps)= Kuvvet

(Osmanlı savaş, puta ve menzil yaylarında ok hızları için Adam Karpowicz'in araştırmasına bakınız)

Okun (delici) gücünü arttırmak için ya kütlesini arttırırsınız, ya da okun hızını. Çinliler, ve İngilizler daha uzun yaylar, uzun çekiş mesafesi ve ağır oklarla Osmanlı'dan farklı bir yol çizmiş. Okun ağırlığını arttırmak kolay. Bu şekilde de oklar zırh delici olur. Osmanlı ama bir adım ileriye gitmiş, ok/yay evrimin son ve en yüksek aşamasına, hız.
Osmanlı toplumu yay ve teçhizatı geliştirerek okun hızını arttırdı. Diyelim ki delici güç Çin veya İngiliz okçuluğuyla aynı, bu böyle olsa bile ecdad diğer noktalarda savaş meydanlarında kesin üstünlük elde etti (yukarıdaki diyagramda yeşil kutular).

Gökmen Altınkulp

Thursday, 18 August 2011

Türk yayı nasıl kurulur? Kemend yapımı ve kullanışı

Türk yayı nasıl kurulur?
Yay kurmanın 120 yolu vardır derler. Osmanlı yayları en güvenli şekilde 'kemend' denen yardımcı kayış ile kurulur. Bu bilhassa ağır yaylar, hassas yaylar ve daha refleks yaylar için önemli. Yoksa normal yoldan kurmaya çalışıldığında yay kolları dönüp yay hasar görebilir. Bacak kasları kullanıldığı için bu yöntem ile her yay kurulabilir. Bu videoda 110 lbs Kassai Macar yayımı kurup yasıyorum:

Kemend yapımı
Kemend için malzemenin çok sağlam olması lazım, aksi taktirde kemend yırtılıp yay hasar görebilir ve siz de yaralanabilirsiniz. Topkapı koleksiyonundaki kemend sağlam ibrişimden yapılmış. Tayboğa'ya göre kemend üç parmak eninde, ve iki arış boyundadır. Mustafa Kani'nin kitabında eni üç parmaktan dar ve uzunluğu kuran kişiye göredir diyor. Ünsal Yücel'e göre Topkapı sarayı müzesinde bir kemend bulunmaktadır. Eni 4cm ve uzunluğu 255cm'dir. Bir tarafının halkası küçük, diğer tarafının halkası daha büyük hatta bir düğüm ile ayarlanabilir şekilde tasarlanmış. İkinci halka daha büyük çünkü kirişi içinden geçirmeniz gerekiyor:

Ben yatak/koltuk imalatında kullanılan bantları kullandım ve ikinci kemendim için ağır şeyleri kaldırmakta kullanılan endüstri kayışı kullandım. Örnek olarak ikinci kavuniçi kemendimin eni 5cm ve uzunluğu 240cm. Eninin nedeni hem sağlamlık hem de sırtı acıtmaması için.

Bir kolaylık daha, eğer iki halkayı dikecek dikiş makineniz (veya sabrınız) yoksa basit bir şekilde de kemend yapma imkanı var. Kayışın iki ucuna sağlam bir düğüm atın ve bu uçları yayın üstünde kasanın sonuna yerleştirin. Bunun bir avantajı daha var, size uyan optimal kemend uzunluğunuzu belki hemen bulamazsınız. Düğüm olunca yine açıp uzunluğu değiştirebilirsiniz.

Kemend ile yay kurma tekniği
Kemendi kuşak bağlar gibi sırtınızdan öne doğru uzatıyorsunuz ve çapraz olarak yayın bir tarafına küçük halkalı ucunu, diğer tarafa da büyük halkalı ucunu koyuyorsunuz. Yayı önünüzde hazırlıyorsunuz, yayın bir kertiğine kirişi yerleştiriyorsunuz. Sonra kemendin küçük halkasını bu kertiğe geçiriyorsunuz.
Büyük halkayı diğer kertiğe geçiriyorsunuz. Yere oturarak ayaklarınızla kabzanın iki tarafına koyuyorsunuz. İki elinizle yayı başlarından tutup ayaklarınızla yavaşça bastırmaya başlıyorsunuz. Bu ilk hamlede elle kontrol etmek yay kollarının dönmemesi açısından çok önemli. Belli bir noktaya geldikten sonra kemendin desteğini hissederek ellerinizi bırakıyorsunuz ve kirişin ucunu alıp, kemendin büyük halkasının içinden geçirip boş kertiğe takıyorsunuz. Kemendin uzunluğu size göre tam ayarlanmış olması lazım. Bacaklarınızı uzattığınızda kirişi anca kertiğe yerleştirecek kadar yer olması lazım. İşte bukadar.
Yayı yasmak istediğinizde de aynı şekilde ilkönce kemendin yani bacakların gücünü kullanarak sonra eller ile kontrol ederek yavaşçana yasıyorsunuz.

Kavuniçi tip kemendin halkaları büyük, kertiğe girmez, ama bu tür de çok pratik. Halkaları kertikler yerine baş ve kasan arasına koyuyorsunuz ve aynı şekilde kuruyorsunuz.

Burada bir püf noktasına deyineyim: otururken kemendi belinize değil de daha aşağıya koyarsanız (yayın yerden yüksekliği kadar) daha çok güç alabilirsiniz hem belinizi acıtmaz.





Monday, 8 November 2010

Ok ve yay

Türk okçuluğunun ve Türk atlı okçuluğunun tanıtımına çok vakit harcıyoruz. Seve seve. Babürler olsun, Türkmen İranlılar olsun, Selçuklu veya Osmanlı olsun, Türki milletlerin tarihteki okçuluk ve atlı okçuluk kültürü dünyanın en gelişmiş okçuluk kültürüydü. Hem ok, yay gibi teçhizat olarak, hem atış tekniği olarak, hem teşkilat olarak (loncalar vs). Bu üstünlük birçok savaşlarda ve Okmeydanlarında kanıtlanmıştır.

Tanıtımda ben ve arkadaşlarım görüyoruz ki Türkiye'de kime sorarsanız sorun 10 kişiden 9'u yay diyeceğine ok diyor! Şimdi bu küçümsenmeyecek bir hata. Gazetelerde ve televizyonda bile yapılan çok yaygın bir hata. 'Türk oku' deniliyor ama yay kastediliyor. Bu hata herhangi bir başka dilde veya millette olabileceğini zannetmiyorum. Düşünsenize İngilizce 'bow' ve 'arrow', veya Almanca 'Pfeil' ve 'Bogen', veya Fransızca 'arc' ve 'fleche'i karıştırana hiç rastlamadım, zati çok komik olur. ''This English arrow has 130lbs drawweight.'' ??!!
Bu tenis raketine tenis topu demek gibi. Veya tüfeğe kurşun demek gibi.

Mütevazi bir şekilde yanlış bilenleri bilgilendirdiğimde de çok ilginç tepkiler oluyor. 'Sen ne karışıyorsun kardeşim'den 'Ahh nolcak ya anlıyo millet işte'ye kadar.

Burada birdaha basit farkı tekrarlamak istiyorum. Böyle muhteşem bir okçuluk geçmişine sahip olan millete daha güzeli yakışır.
'Uzağa fırlattığınız ok, elininzde kalan yay.'

Ok: 
(Türk oku, Grayson koleksiyonundan)


Yay :









                     (Türk yayı, Kemanger Cem Dönmez ustanın yapmış olduğu kompozit yay)

Umarım birşekilde bu blog'un bu hatayı düzeltmekte faydası olur.
Ok ve yay hakkında daha çok bilgi isteyenler için Ünsal Yücel'in 'Türk okçuluğu' kitabını öneririm.

Gökmen
gokmenaltinkulp@gmail.com