Tuesday 28 December 2010

Atlı okçuluk reklam filminde kullanılıyor

Bu Navigasyon sistemi reklamında Polonyalı üç yakın dostum oynuyor. Atlı okçuluğu konu olarak kullanmışlar. Çok güzel yapılmış, ok ve yay sembolik olarak çok anlamlı kullanılmış. Yolunu kaybetmeden yönünü ok gibi buluyorsun :)
Atlı okçuluk sahneleri de güzel. Bu arada tarihi kostümleri de araştırılmış ve aslına uygun yapılmış.


Belki bu Türk reklam yapımcılarına fikir verir..
Hem Türkiye'de şu ana kadar böyle birşey yapılmadı, hem çok ilgi çekeceği kesin. Öte yandan atlı okçuluğu tanıtmada da faydası olur, ki benim amacım bu. Bizim teçhizatla (örme zırh, miğfer, kılıç vs) nasıl güzel bir çalışma meydana gelir tahmin edin..
Navigasyon sistemi konusunda yapılabildiyse birçok ürün ile yapılabilir.
Atlı okçuluk Türk televizyonunda şu ana kadar pek gösterilmeyen birşeydir. Birtek Cüneyt Arkın abimiz bunu yapmıştır teknik, teçhizat, ok ve yay vs yanlış olsa bile. Artık bunu doğru, tarihi gerçeklere uygun şekilde yapmanın vakti geldi...

Gökmen
gokmenaltinkulp@gmail.com
http://twitter.com/GokmenAltinkulp

Wednesday 24 November 2010

İngiltere'de atlı okçuluk müsabakası Ağustos 2010

07.Ağustos 2010 tarihinde İngiltere'de atlı okçuluk müsabakasına gittim. 
Çoğunuzun tanıdığı Neil Payne organize etti, websiteleri: http://www.bhaa.org.uk
Birkaç video ve resim:

Reuters atlı okçuluk haberi

Atlı okçuluk resimleri


Zana ve Karl Greenwood çiftinin çiftliğinde yapıldı müsabaka (İngiltere'nin güneyinde biyerde). Çiftliği yeni kiralamışlar, çok huzurlu yemyeşil bir yer, kendilerinin 5 atı vardı, diğer bazı arkadaşlarda kendi atlarını getirdiler, doğru hatırlıyorsam 15 yarışmacı vardı. Cumartesi günü biraz yaya olarak ok atıldı, sonra atlar seçildi, biraz kılıç gösterdim vs muhabbetler güzeldi. Güzel haber şu, çoğu başparmak çekişi kullanıyordu Neil sayesinde. Başparmak çekişinin üstünlüklerini anlatmaya gerek kalmadı. Ama maalesef hiçbiri zihgir kullanmıyor,  kullanmasını da bilmiyordu ve mandalı da yanlış yapıyorlardı. 2 kişi Grozer'den zihgir almış, zihgirle atamıyoruz dediler. Baktım zihgirin birsürü hatası var, zihgire benzemiyor, kullanılmaz, daha çok süs. Anlattım detaylı olarak zihgirin nasıl çalıştığını ve nasıl yapıldığını, doğru atış tekniğini gösterdim ama zor.. Bazıları bi kere Kassai stili öğrenip başparmağa geçmişler. ne yaparsan yap doğrusunu gösteriyorsun, 3-5 atış sonra yine yanlış yapıyorlar.. neyse Fotoğraf, belge ve bilgilerle yardımcı olacağıma söz verdim.

Asıl müsabaka Pazar günüydü. Reuters'ten bi adam geldi, çok ilginç. Bizim Sivasta yapılan atlı okçuluk etkinliğine Reuters gelmişti çok hoşlarına gitmiş, böyle birşeyin İngilterede de yapılacağını duyunca oraya da bir muhabir göndermişler. Reuters sayesinde tüm dünyada yayınlandı. Neil'in iki atı vardı birisi Anabel kısrak, bi gözü mavi, 15 yaşına rağmen en hızlı ikinci attı 90 metreyi 8 saniyede gidiyordu. 
Neil Payne, Anabel ile

Ben Sputnik ile

Bir iki geçiş sonra ben binerken nalını düşürdü yalnız, ev sahibinin atlarından birini aldım, Sputnik, en hızlı atları, 90 metreyi 7 saniyede gidiyordu, yağız bir 'Welsh cob'. Atlar ilginç çoğu tüylü müylü iri yarı yük atı türü, eskiden traktör daha yokken o tür atlarla tarlaları sürüyorlarmış. Ülkede güzel ingiliz Thoroughbred ve Arap atları varken niye bunları kullanıyorlar anlayamadım. O atların dayanıklı olduklarını ve az bakım istediklerini söylüyorlar, yani eşek veya keçi gibi dışarıda arazide bıraksan kendi başının çaresine bakıyor hasta olmuyor üşümüyor.

Disiplin olarak Kore stili
-tek atış,
-çift atış (öne ve arkaya) ve
-3 hedefe atış vardı.
-Son olarak tavşan hedefine atıldı, seyirciler için en zevkli buydu.

Hoşuma giden şuydu, Neil çok güzel planlamış herşeyi. Önceden sunum yaptı, bizi 3 gruba ayırdı, bir grup tüm atışları yapıyor bitiriyor, bu arada diğer iki grup sırayla yardımcı oluyor, ama herkesin işi belli ve yazılıydı. Tüm yarışmacılar aynı zamanda yardımcıydı böylecene kendi kendimize hallettik. İlerisi için aklımızda bulunsun. Örn. biri tek atışlarda hedef hakemi, puanları orta hakeme bildiriyor ve okları her atıştan sonra topluyor. Her hedefin karşısında sorumlu biri vardı. Başlangıç çizgisinde ve bitiş çizgisinde küçük kırmızı bayraklı birileri vardı, geçişlerde bayrakları sallayarak ortadaki zaman hakemine zamanı göstermek için. Her geçişte zaman tutuldu ve orta hakem hoparlörle puanları ve zamanı bildirdi. 



Tavşan disiplini çekişmeli geçti. 3 grup vardı, her gruptan birinci belirlenip 3 birinci ayrı bir turda atacaktı. İlk grup çoğunlukla ıska attı, küçük tavşanı vurmak kolay değildi. Benim grupta ben güzel orta yerinden vurdum, sonra ev sahibi Zana hanım öyle iyi attı ki tavşanın baya ortasına attı ve benden daha çok puan aldı. Herkes onun tur atlayacağını zanneti. Benim ikinci geçişimde daha da ortasından yine vurunca Zana hanımı şutlamış oldum ve millet şaştı ve coştu. 
Tavşan hedefi

Sonra grup birincileri yarıştı, yine vurdum ancak bi başka arkadaş tam ortasından vurdu ve birinci oldu. Toplam olarak Neil birinci ben üçüncü geldim zevkli bir haftasonu oldu. Sultan 2nci Murat'ın meşhur kabak atışının minyatürünü tşirt'e bastırdım, 7 tane dağıttım ve seneye kabak yarışması için ikna ettim.. Türkiye'deki güzel gelişmelerden de tabiiki bahsettim. Resimlere bakın, bayan atlı okçu da baya vardı. İnşallah ileride Türkiye'den de müsabakalara bayan atlı okçu göndeririz.


Sputnik ile uçarken

Zana hanım ile







Aşağıdaki resmi profesyonel fotoğrafçı çekti. Fotoğraf makinesini tam atın geçeceği yere toprağa koyup çekti, çok tuhaf bir perspektifi var. Atın ayakları yine havada uçuyor ve tam oku tirkeşten çekiyorum.. Heralde ok ile yaralanıp yerde yatan bir haçlının son gördüğü böyle bir manzara olmalıdır :)




Zana hanım ve kocası cündi ve 'stunt' gösterileri yapıyor, özel eyerleri var bunun için ve at üstünde binbir akrobasiyi yapıyorlar ve atlı gösteriler yapıyorlar veya sinema filmi çekimlerine katılıyorlar. Aşağıdaki videoyu izleyin:









Gökmen
gokmenaltinkulp@gmail.com

Monday 8 November 2010

Ok ve yay

Türk okçuluğunun ve Türk atlı okçuluğunun tanıtımına çok vakit harcıyoruz. Seve seve. Babürler olsun, Türkmen İranlılar olsun, Selçuklu veya Osmanlı olsun, Türki milletlerin tarihteki okçuluk ve atlı okçuluk kültürü dünyanın en gelişmiş okçuluk kültürüydü. Hem ok, yay gibi teçhizat olarak, hem atış tekniği olarak, hem teşkilat olarak (loncalar vs). Bu üstünlük birçok savaşlarda ve Okmeydanlarında kanıtlanmıştır.

Tanıtımda ben ve arkadaşlarım görüyoruz ki Türkiye'de kime sorarsanız sorun 10 kişiden 9'u yay diyeceğine ok diyor! Şimdi bu küçümsenmeyecek bir hata. Gazetelerde ve televizyonda bile yapılan çok yaygın bir hata. 'Türk oku' deniliyor ama yay kastediliyor. Bu hata herhangi bir başka dilde veya millette olabileceğini zannetmiyorum. Düşünsenize İngilizce 'bow' ve 'arrow', veya Almanca 'Pfeil' ve 'Bogen', veya Fransızca 'arc' ve 'fleche'i karıştırana hiç rastlamadım, zati çok komik olur. ''This English arrow has 130lbs drawweight.'' ??!!
Bu tenis raketine tenis topu demek gibi. Veya tüfeğe kurşun demek gibi.

Mütevazi bir şekilde yanlış bilenleri bilgilendirdiğimde de çok ilginç tepkiler oluyor. 'Sen ne karışıyorsun kardeşim'den 'Ahh nolcak ya anlıyo millet işte'ye kadar.

Burada birdaha basit farkı tekrarlamak istiyorum. Böyle muhteşem bir okçuluk geçmişine sahip olan millete daha güzeli yakışır.
'Uzağa fırlattığınız ok, elininzde kalan yay.'

Ok: 
(Türk oku, Grayson koleksiyonundan)


Yay :









                     (Türk yayı, Kemanger Cem Dönmez ustanın yapmış olduğu kompozit yay)

Umarım birşekilde bu blog'un bu hatayı düzeltmekte faydası olur.
Ok ve yay hakkında daha çok bilgi isteyenler için Ünsal Yücel'in 'Türk okçuluğu' kitabını öneririm.

Gökmen
gokmenaltinkulp@gmail.com

Sunday 31 October 2010

Atlı okçuluk kampı Zurawiejki-Polonya Haziran 2010

3-6 Haziran arası Polonya'daki 'Zurawiejkiatlı okçuluk etkinliğine katıldım.
Websitesi: http://www.lucznictwokonne.pl
Buraya aslında Hilmi Arıç ile beraber gidecektik, son anda bürokrasi kurbanı oldu ve pasaportu yetişmeyince gelemedi. 
Resimler burada:
Galeri 1  Galeri 2   Galeri 3

Videolar:

http://www.youtube.com/watch?v=SG5EWC_zQiY

http://www.youtube.com/watch?v=Q5B4CSqAFVw
İlkönce moğol çadırı kuruldu, belli bir sisteme göre kurulması gerekiyordu ve kolay değildi.
Ya atlar ya biz yorulana kadar attık, o açıdan bu etkinliğin antrenman değeri çok yüksekti. Müsabaka değildi, bilerek yapmıyorlar. Birdahaki sefere güzel bir ekip olarak gideriz inşallah. At binmeyenlerde geldi bu arada, onlarda bol bol ok attı (2011 için söylüyorum). 2 at çok iyi ve hızlıydı, diğer atlar daha çok yeni başlayanlar içindi, sağolsunlar en iyi atı bana verdiler. Atın güzelliğine bakın, bu atın soyunda Polonya, İngiliz ve Arap ırklarının kanı varmış.
Eyerlere dikkat edin, kullandıkları eyerler 2. dünya savaşı Polonya askeri eyerleri, bizim Asya tipi eyerlerden esinlenmişler. Atlı okçuluk için de çok müsait. İlk fotoğraftaki eyer ikinci dünya savaşından önceki dönemden kalma tarihi eyer. Çok iyi bakılmış ve hala hergün kullanılıyor.

Bu resimde Polonya eyerinin ön ve arka tarafının (kaşlar) yüksekliği daha iyi belli oluyor
90m atlı okçuluk parkuru kuruldu, genelde Kore ve Macar hedeflerine atıldı. Ormana gittik yine bir parkur kurdular ama düz değildi, bu daha zordu, at bazen aniden sağa sola ormana sapabiliyordu. 


Arkadaşlar büyük bir jest yaptı 8m direk buldular ucuna hedef yerleştirdiler ve zevkle kabak attık hepberaber. Kabak atışını detaylı anlattım, atın boynuna nasıl yatılacağını gösterdim. Güzel olan bir fikir şu, bir rulo sayesinde hedefi ip ile aşağıya indirerek okları alıp yine iple tepeye çektiler. Kabak atışlarından kareler:





İki yenilik oldu, birincisi kabak hedefine hem sağdan hem soldan attım. Direk sağındayken daha zor, atın boynunun sol tarafına yatıyorsun, dirseğin atın sol tarafında aşağıya bakıyor, sonra bu durumda atın sağ tarafındaki kabağa dönüp yukarıya doğru atış yapıyorsun (Sultan 2nci Murat'ın meşhur minyatüründeki gibi). 


İkincisi kıgaç attım, atın hemen sol altında bir hedefe, bunu atı vurmadan yapabilmek için de 'jarmaki' dedikleri tekniği kullandım. Sağ kolunu ensenin üstünden geçirerek kirişi çekiyorsun, bu şekilde okun açısı farklı oluyor ve ata zarar vermeden direk dibindeki hedefi vurabiliyorsun. 


Polonya 17. yy süvarileri Osmanlı/Tatar modelini seçmiş ve ok, yay, eğri kılıcı kullanmış. O açıdan Polonyalı arkadaşlarla hayli bir bilgi alışverişinde bulunduk. Daha birsürü şahsi koleksiyonlarda Osmanlı ganimetleri var bunlara kolay ulaşıp inceleme fırsatları oluyormuş. Örn. hepsinin tirkeşleri çok iyi örneğe göre yapılmış ve bağlanış biçimi de aslı gibi. Veya Türk (Polonya) kalkanının nasıl kullanıldığını biliyormuydunuz? Kalkanın iç tarafındaki iplerin nasıl çalıştığına iyi bakın. 


http://www.youtube.com/watch?v=z7iffirpxYs
O savaş kalkanını aslına uygun olarak yaptılar ve yapımı 1 sene sürmüş.

Ünlü kılıç ustası Andrzej Kalinski geldi iki gün ders verdi, benim için çok faydalı oldu. Bu etkinlikten sonrada öğrendiklerimim tekrar etmeye ve geliştirmeye çalıştım. 





Polonya'ya gidipde meşhur karabela kılıcını görmemek olmaz, Polonyalı atlı okçulardan Norbert karabelası:


Arkadaşlar süngü ve kılıç ile süvari gösterisi yaptılar sonra ben de katıldım dörtnalda lahanayı ortadan kestik.

Kılıç talimi, tahta kılıçlarla yapıldı, sonra yumuşak antrenman kılıçlarıyla at üstünde dövüştük, belki en zevkli şeylerden biriydi. Buradan izleyebilirsiniz: http://www.youtube.com/watch?v=0apyLQo43Rs



Komik birşey daha, videonun ikinci bölümünde göreceksiniz 92 libre yayımla farklı antrenman şekilleri gösterdim, sonra çile ve baş kısmı arasına kağıt para sıkıştırdık, anca tam çekişe geçince çile ve baş ayrılıp para düşecekti. 1 kişi hariç kimse tam çekişe geçemedi. Ama para u şeklini alıp çileye takıldı, bende de sonra tam çekişe rağmen düşmedi. Ama birdahaki sefere nasıl koyacağımı öğrendim :)
Organizatörlerden Michal Japon yayı da kullanıyormuş, bana biraz gösterdi:



Sipahi bayrağı ile dörtnalda geçişler de yaptım zevkine:



Sonunda Türk atlı okçuluğu hakkında sunum yaptım, konuştuk, fikir ve tecrübe alışverişinde bulunduk. Bilhassa Warşowa ve Krakow şehirlerinde birsürü Osmanlı ganimetleri bulunuyormuş, çoğu 2. Viyana kuşatmasından kalma.

Son olarak şahsi bir izlenimimi aktarayım size, farklı etkinliklerde farklı yabancı insanlarla görüşüyorum, hiçbiri Osmanlı'yı iyi tanımıyor, hatta Türklerin Arap olmadığını anlatmak zorunda kalıyorum. Polonyalılar farklı, onlar Osmanlı'yı çok iyi biliyorlar ve saygı gösteriyorlar.


Gökmen
gokmenaltinkulp@gmail.com

İngiltere'ye ziyaret SPTA Nisan 2010

Son ana kadar yanar dağ sayesinde yüzde yüz belli olmayan İngiltere macerasına gidebildim. 23 Nisan 2010 Cuma akşamı uçağa Dublin'den binip 40 dakika sonra Bristol'a indik ve sağolsun kabzadaş İngiliz atlı okçusu Mike Ashington beni bekletmeden müsabakanın olduğu Tiverton'a götürdü. Muhabbet o biçim tabiiki atlı okçuluğun en son dedikodularını dinlemek vs zevkli ve kahkaha dolu vakit geçirdik.

Geleneksel okçuluk müsabakası Cumartesi ve Pazardı, bunu organize eden Hilary teyze çok ilginç ve bazen hedefleri gaddarca yerleştirmişti. Örneğin ağaçların arkasında bir direğin yakınına atmak gerekiyor ama direği ağaçlardan göremiyorsun, yani nereye attığını bilmiyorsun. Veya atış yeri ve hedef arasında tam bir ağaç veya bir dal var ve bir ayağin yerde kazığa deymesi gerekirken dalın etrafından atabilmek için maymuna dönüyorsun. 
 Çin/Mançu stilinde atan arkadaşımız

Resimdeki arkadaş Peter Dekker, Hollandalı bir okçu. Biz nasıl Türk okçuluğunu ve atlı okçuluğunu araştırıyorsak o da Mançu stilini araştıryor, yaylardan, oklardan, atış stiline ve tarihine kadar. Bilgi alışverişinde bulunmak heyecan verici birşeydi. Çinlilere bilhassa okçuluk, kılıç ve atçılık alanında Türk kavimlerden aktarım olmuş. Örneğin Türk kılıcı çok başarılı olduğu için Çinliler de benzer bir form vermişler kendi kılıçlarına. Öte yandan Türkler de Çin motif ve desenleri kullanmış.
Cumartesi öğlen atlı okçuluk gösterisi vardı, hem okçuluk müsabakasının tamamını hem atlı okçuluk yaparım diyordum ama olmadı, öğlene doğru okçuluk grubumdan ayrıldım ve atları hazırlamaya başladık. Katıldığım okçuluk disiplinlerde puanım gayet iyiydi. Diğer İngiliz atlı okçusu Tim Macmillan sağolsun kendi atını bana verdi. Kendisi sırf Japon atlı okçuluğu Yabusame'yi öğrenmek için 5 sene Japonya'ya gitmiş ve tek yabancı olarak onu dahil etmişler. 'Son samuray' filmindeki gibi atıyor, ne yazıkki Japon elbiselerini getirmemiş.
Japon Yabusame tarzı atlı okçuluk yapan Tim Macmillan

Gösteriye oranın atlı okçuluk kulübünün bazı üyeleri de katıldı (www.ashmoorhorsebackarchers.com). Okulun hocası Hayley Bishop'un muhteşem bir Arap atı vardı, kuyruğunu dimdik havada tutuyordu ve çok hızlıydı:


Biraz da kılıç ile gösteri yaptım ve birkaç teknik gösterdim:
İki tür yenilik oldu, biri 92 libre tatar yayımla atın üstünde atışlar yaptım. Herkesin ağazı açık kaldı. 90 libre longbow atan (warbow demeyi tercih ediyorlar) bir arkadaş benim Kırım Tatarı birtürlü çekemedi.  90 libre ama onunki 32 inch'teymiş. Bizim Grozerler standard 28inchte ölçülüyor. Bilhassa Macarlar atlı okçusunun sadece 30 libre yayla savaşa gittiğini savunuyorlar, bizim yaylara ne gerek var buna zaten yapılamaz diyorlar. Benim göstermek istediğim Osmanlı atlı okçusunun 100lbs üstü yayları kullandığıdır. Nedenleri de zırh delebilme, okun daha düz uçması (flat trajectory), bundan dolayı farklı mesafelere daha kolay nişan alması vs vs.

Osmanlı/Türk atlı okçusu
Yukarıdaki fotoğraf ilginç. Tam teçhizatlı bir Osmanlı tarzı Türk atlı okçusu, ama altındaki Welsh/Irish cob İrlanda atı :) Bu at ırkı eskiden yük taşımak için veya tarlaları sürmek için kullanılırmış.

92libre yay ile at üstünde atış videosu burada. Biraz müzik de ekledim can sıkıcı olmasın diye..

http://www.youtube.com/watch?v=xx9YRJS6D90

İkinci yenilik de eski Türklerin (Memlük, Osmanlı vs) bir kullandığı teknik var, kılıcı omuza alıyorlar oku atıyorlar ve hemen kılıcı kullanabiliyorlardı, bunu yerde ve sonra at üstünde denedim. Bunu yalnız ikinci gün yaptım çoğu kişi daha tarlalarda ok atarken. Videosu burada:

Kılıç ve yay kombinasyonu
Videoyu açamayanlar için fotoğraf ekleyeyim:

Son olarak da menzil attık ve kartondan yapılmış çok güzel adam boyunda Fransız ordusu hedeflerine attık. Bana 90 libre longbow'u verdi arkadaşlar ve zevkle attım. Menzil okları bizim puta oklarına benziyor, önü zeytuni temrenli, endamlı ve ince ve küçük yelekli. Attığım mesafe heralde 200-250m civarıydı ve bunu çok iyi bir mesafe olarak gördüler. Savaş okları baston gibi kalın ve farklı farklı zırh delici uçlara sahip. Ok zırhı delmese bile süvariyi attan düşürmek için yetiyormuş. Adamlar 120-130 libre yew longbowlarla quarterpound (113gram) savaş oklarını savaş menziline fırlatıyorlar. Küçümsenecek birşey değil. Cesur yürek (Braveheart) filmi aklıma geldi hep...









Fransız ordusu
Bunları vurmak zordu, uzak mesafeden atıldı çünkü, birkaç kişi vurdu. 


90 libre ile İngiliz uzunyayı atışım:

http://www.youtube.com/watch?v=qBcAVNU9rJo


Akşamleyin de ok atıldı. karanlıkta uçları özel yanıcı maddeyle donatılan oklarla atıldı, muhteşem bir görüntüydü.


Bir komik fotoğraf, bu fotoğrafta Mançu okçusuyla muhabbet ediyorum ve arkada Fransız okçu arkadaşımız var. Fotoğrafta sanki Mançu okçusu elinde bir cüce tutuyor gibi çıkmış:

Benim için ilginç olan orada tanıştığım okçuların birçoğu asya tipi bir yayın longbow'dan daha üstün olduğunu zaten bilmeleri. Hatta Longbow'unu aldığım arkadaşın Asya tipi yayı vardı zaten, ben longbow atarken o onu attı, daha hızlı ve atması daha zevkli dedi. Ben diyorum ki bekleyin böyle müsabakalara festivallere kompozit yaylarla gidelim, eğer fiber asya yaylara hızlı diyorlarsa..
Osmanlı/Türk stili okçuluğunu uzunyay/longbow'culara anlatırken


Türk Jarmaki atışı
Resimde gördüğünüz atış 'Jarmaki' atışı, Türk tekniği olduğu yazılı ve 'jarmaki' kelimesi 'germek' gibi bir kelimeden türemiş olabileceği tahmin ediliyor. At üzerinden atılıyor. Amaç atın direk dibindeki hedefleri vurabilmek bilhassa kuyuda veya duvarın arkasında saklananları. Kirişi ensenin arkasına çekerek okun açısını değiştirebiliyorsunuz, aksi taktirde atı vurursunuz. 

Etkinlik yerel gazeteye de çıkmış:
http://www.thisisexeter.co.uk/news/Horseback-archers-skills/article-2073622-detail/article.html
http://www.metro.co.uk/news/823670-teenager-beats-experts-in-the-ancient-fighting-skill-of-horse-archery
Tüm fotoğraflar burada:

Sonuçta yine Türk (atlı) okçuluğunu ve kültürünü tanıttık, bazı eski dostları gördük, yeni arkadaşlar edindik. İngiltere buraya yakın olduğu için şanslıyım ileride daha sık gitmek için fırsatlar olacak. Bazıları yazık Türklerin okçulukla ilgili olduklarını hiç bilmiyorlarmış. Orta Asya bağlantımızı anlatmaya özen gösterdim, Osmanlı'dan önce de var olduğumuzu anlattım. Şuna da dikkat ettim, insanları sıkmadım, daha önceki bazı müsabakalardan biliyorum, hep 'TÜRK OKÇULUĞU-ZİHGİR-EN İYİ BİZİZ' şeklinde yaklaştın mı insanlar çabuk sıkılıyor ve bıkıyor.
Amacıma ulaştığıma bir amcanın söylediğinden anladım. 'Türk kültürünün çok iyi bir elçisi oldun, teşekkür ederim' dedi. İnşallah hepberaber gideriz ileride, omuz omuza (veya diz dize atlı okçular için) okları atarız..


Gökmen
gokmenaltinkulp@gmail.com